Hazret Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İslam büyükleri ve Tasavvuf ehline göre Zaman

Aşağa gitmek

İslam büyükleri ve Tasavvuf ehline göre Zaman Empty İslam büyükleri ve Tasavvuf ehline göre Zaman

Mesaj  Su Perş. Kas. 06, 2008 4:00 am

Tasavvuf ehli zamana “meşgul olunması gereken en güzel şeyle geçirmek, alaka ve meşgaleden sıyrılmak” şeklinde vasıflandırır.

Yine tasavvuf ehli zamanı, “kendisi zamana uyan değil, zamanı kendisi kullanan, zamanı idare eden manasında ebul vakt; anının ve halinin vakti hakimi manasında ibnül vakt olarak değerlendirir. Zamanın hakimi değil, mahkumu olanları da vaktin, halin ve zamanın esiri manasında, “ebnayı vakt1” olarak isimlendirir.

Salik(hak yolcusu) daima içinde yaşadığı anın hükmü altındadır, vakit onu ne yana sürüklerse o yana gider. Salik, ibnül vakt(vaktiin çocuğu), yani anı yaşayan kişilerdir. Salikin hali vakte göre değişir; bazen kabz,(sıkıntı, kesiklik) bazen bast(sevinç ve ferahlık) halinde bulunur.

Ayrıca ibnül vakt olmak, geçmiş ve geleceğin üzüntülerini yada umutlarını bir yana bırakarak anı değerlendirmeyi gerektirir. Sufiler, ilahi tecellilerin gönülde doğuşuna yada bu doğuşu gerçekleştiği zamana da vakt denir.

Muhiddin Arabi Hazretlerine göre zaman bir an’dan ibarettit(an-ı daim).

Abdul Halik Gücdivani(k.s.) Hazretleri tasavvufi istilahlarda Vukuf-i Zamanı ve Huş Der Dem düsturları ile vakti kullanmada bizleri her an muhasebeye davet etmektedir.

Vukuf-i Zamanı, salikin, müridin her an halinden haberdar olmasıdır. Bunun manası şimdiki zamana vakıf olmak ve geçmiş zamanı muhasebe etmektir. Salik için lazım olan, her vaktini gözetip gereğince amel etmesi yani gündüzün hesabını akşam, gecenin hesabını sabah görmesi, kendisini hesaba çekmesidir.

“Günüm veya gecem Allah’a itaat ile mi, yoksa isyan ile mi geçti?” sualiyle kendisini muhasebe etmesidir.

Vaktini tamire ve zayi olan geçmişi telafiye çalışmalıdır. Mutasavvıflar bu bapta, “Musibetler çoktur fakat musibetlerin en büyüğü vakti boşa geçirmektir” buyururlar.
Huş Der Dem, Allah’taan gafil olmayıp, her nefes muteyakkız olmaktır. Nefes alıp veerirken huzurda Allah ile olmaktır.

Hazreti Ömer “Allah’ım! Senden zamanın iyisini ve vakitleri bbereketli kılmanı niyaz ediyorum” diye ilticada bulunmuş. Vakitlerin boşa geçirilmemesi hususunda “Ben sizden birini boş görmeyi istemiyorum. Ya dünya yada ahiret işi...” tavsiyesinde bulunmuşlardır. “İş bir vakit geri kalırsa, hiçbir vakit ilerlemez” uyarısı da Hz. Ömer(r.a.)’e aittir.

İmam-ı Rabbani hazretleri “Vakitleri korumak tarikatin zaruri hallerindendir.” buyurmaktadır. Çeşitli mektuplarında da aylakların sohbetini semmün katilin (öldürücü zehir) olarak vasıflandırmış ve onların sohbetinden kaçınmayı tavsiye etmiştir.

Meşhur eseri Mektubat-ı Şerif’te bu hususla alakalı bahisler vardır:

* Fırsatı ganimet bilip, boşa harcamamak gerekir. Merasimlerle, adetlere uyup zamanı boşa geçirmekle bir şey hasıl olmaz. Zarar ziyan ve hüsrandan başka birşeyde artırmaz.

• Muhbir-i Sadık Peygamberimiz “Erteleyenler(Yarın, sonra yaparım diyenler) helak oldu” buyurdular.

• Mevcut “ömür sermayesi”ni mevhüm(vehimli, hayalli, kuruntulu) işe harcamak ve mevhüm için mevcudu elden çıkarmak(kaçırmak) çok çirkindir. Vakit sermayesini ehem (en önemli, en kıymetli) işe sarfetmek icap eder. Asıl lazım olan işi düşünmeli lüzümsuz, faydasız şeylerden tamamen yüz çevirmelidir.

• Ey muhip(bizi seven kardeşim)! Vakit keskin kılıçtır. Yarın fırsat ele geçer mi geçmez mi bilinmez. Muhim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklın hükmü ve iktizası da budur.

• Bir kimsenin iyi müslüman olduğu lüzumlu şeylerle meşgul olup, faydasız şeylerden uzaklaşması ile belli olur. Zamanın boş şeylerle telef olmaması için insanın vakitleri muhafaza etmesi lazımdır. İnsan öyle yaşamalıdır ki yanında bulunanlarda dayınıklıktan, başı boşluktan, malayaniden kurtarıp toparlasın. Zira zaman nutuk çekecek, dedikodu yapacak zaman değildir.

İmam-ı Şaranı Hazretleri, “Alelade bir insan zamanı nasıl bitireceğini, akııllı bir insan ise zamanı nasıl kullanacağını düşünür” buyurdular.

Abdulkadir Geylani Hazretleri, “Ben yemekle meşgul olduğum her defasında canım çıkıyormuşçasına ruhumda sıkıntı duyuyorum. Çünkü zikrime mani oluyor” buyuruyorlar.

İmam-ı Azam Hazretleri ise, “Felaketlerin en büyüğü vakti boşa geçirmektir” buyuruyorlar.

İmam-ı Malik Hazretlerinin helada geçecek zamanı asgariye düşürme yolları aradığına, bu maksatla üç günde bir defa helaya gidecek şekilde yeme ve içmeyi azaltığına şahiit oluyoruz.

İmam-ı Birgivi Hazretlerine kafeste bülbül ve kanarya gibi kuşları beslemenin cazip olup olmadığı sorulmuş. Cevap olarak, kıymetli zamanı faydasız işleri harcayıp israf etmenin caiz olmadığını beyan etmiştir.

Gençlerin kuş ibtila(tutkusu)sının sardığı dönemlerde devrin alimleri bunu önlemek için damda güvercin beslemeyi yasaklamışlardır, kıymetlii vakitlerini böyle faydasız şeylere harcayanlara hapis cezası fetvası vermişlerdir.

Fudayl Bin İyad Hazretlerini ziyarete gidenler “Yoksa seni meşgul mü etttk?” dediler. O da çekinmeden şu cevabı verdi. “Doğru söylediniz kitap okuyordum. Sizin sebebinizle okumayı bırakmak zorunda kaldım.”

Hacı Bayram Veli Hazretleri: “Boş gezenler zengin bile olsa arkadaşlaarı şeytan, kalpleri şeytan konağı olur.”

Şakik-ı Belhi’ye, “İnsanları hangi şeyler helak eder?” diye sorulmuştu. Cevaben, “İnsanları iki şey helak eder: Biri tövbe ederim diyerek günah işlemeleri, diğeri de, zamanında yapması gereken tövbeyi geçiktirmeleri....” dedi.

Fahreddin-i Razi Hazretleri ders okuturken buz satan birisi “sermayesi eriyen bu şahsa yardım edin” diye geçiyordu. Fahreddin-i Razi Hazretleri talebelerine dönerek şöyle ikaz etti: “İnsana verilen ömürde bir buz gibi hızla erimektedir”.

Fahreddin-i Razi Hazretleri “Allah’a yemin olsun ki, yemek saatlerinde ilimle iştigali kaçırdığım için çok üzülürüm. Zira, vakit çok kıymetlidir”; Ebul Vefa Hazretleri ise “Ben yemek vaktini kısaltmak için ekmeği ufalayıp tirit şeklinde yemeği tercih ediyorum. Çünkü ikisini arasında çiğneme için kaybedilen zaman farkı vardır” buyurmuşlardır.

Davut Et-Tai Hazretleri de, Ebul Vefa Hazretleri gibi ekmeği tirit şekliyle yemiş, sebebini de tirit ile normal yemek arasında elli ayet okuyacak kadar fark olmasıyla izah etmiştir.


Kaynak:
www.gizliilimler.tr.gg
ve
www.bilgicagi.net/
Su
Su
Admin

Mesaj Sayısı : 149
Kayıt tarihi : 17/10/08

https://hazret-forum.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz